Bir toplumun duyuş, düşünüş ve kavrayış birliğini oluşturan, gelenek ve görenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce, dil ve sanat varlıklarının tamamını medeniyet oluşturmaktadır. Medeniyetlerin varlığı ise bir toplumun ortaya koyduğu kültür ve sanat ile yakından alakalıdır. Tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde ortaya çıkan her türlü değerleri kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede, insanın doğal ve toplumsal çevresinden kazandığı birikimler vardır. Bir toplumun kendi tarihi içinde meydana getirdiği değer hükümlerinin bütünü; ilim, sanat, ahlak ve dine ait değerlerden meydana gelmektedir. Her toplumun kendi kültürü vardır ve kültürün yükselmesi, ilerlemesi ve gelişmesi medeniyetin oluşmasına bağlıdır. Toplumsal çerçevede en geniş sınırlarına ulaşan kültür ve sanat “bir yaşama biçimidir” ve bu yaklaşımda bir toplumda bulunan ve bulunmayan bütün ifade ve etkileşim biçimleri önem kazanır. Bu anlamda kültür ve sanat, insan olarak belli bir toplumda öğrendiklerimizle, davranış ve düşünce sistemimizin toplamı olarak kabul edilir.
Toplumların oluşturduğu düşünce ve yaşam tarzı kültür ve sanat anlayışını ortaya koyarken bir toplumun medeniyet anlayışı da bu minvalde oluşur. Oluşan medeniyet algısını topluma sunan yine o toplumda yaşayan kültür-sanat insanlarıdır. Mütefekkir, münevver ve aydın kişilerin topluma kazandırdığı eserler; bireye, topluma yön vererek kendi kültürel ve sanatsal değerlerini bir ödev bilinciyle topluma aktarmışlardır. Bu aydınlardan bazılarını sıralamak gerekirse Necip Fazıl Kısakürek , Sezai Karakoç, Nurettin Topçu, Cemil Meriç, İsmet Özel, Rasim Özdenören ve Cahit Zarifoğlu gibi isimler sayılabilir.
Bu aydın kişiler, çağın ve zamanın gerektirdiği şekilde topluma sahip oldukları kültür ve sanat anlayışını hatırlatarak kültürel hafızlarını oluşturmuşlardır. Bireyler, bu hafızanın dinamik kalması için aydınların bu çağrılarına sessiz kalmaması gerekir. Necip Fazıl’ın “Büyük Doğusu”, Sezai Karakoç’un “Diriliş Nesli” Nurettin Topçu’nun “İsyan Ahlakı” Cemil Meriç’in “Bu Ülkesi”, İsmet Özel’in “Üç Meselesi” Rasim Özdenören’in “Gül Yetiştiren Adamı” Cahit Zarifoğlu’nun “Yedi Güzel Adamı” bu coğrafyada yaşayan toplumun kare kodlarını oluşturmaktadır. Aydınların ortaya koyduğu bu eserleri okumak ve anlamak bireyin ve toplumun ödevi olmalıdır. Bu ödevi yerine getiren toplumlar kendi değerlerine ait din, ahlak, medeniyet, kültür ve sanatı anlama çabası göstermiş olacaktır. Kültürün ve sanatın dikkate alınmadığı dönemler, toplumların ilim ve irfan açısından çöküşü olmuştur. Yaşadığımız hayatın kültürel kodlarla inşa edilebilmesi; aydınların, mütefekkirlerin, sanatçıların eserleriyle mümkün olacaktır.